lundi 15 novembre 2010

Luzumsuz Adam - Sait faik Abasiyanik




Ben bir acayip oldum. Gozum kimseyi gormuyor, kimsenin kapimi calamsini istemiyorum. dunyanin en sevimli insanlari olan posta muvezzilerinin bile.

***

Garson Bekir analtirdi; beraber gittigi kizlarin gogsune basini kor, aglar, uyur, sarki soyler, siir okurmus. Bu bes fiilden bir altincisi (mesela gulmek) hic olmazmis.

***

Yedi senedir bu sokaktan gayri, İstanbul şehrinde bir yere gitmedim. Ürküyorum. Sanki döveceklermiş, linç edeceklermiş, paramı çalacaklarmış -ne bileyim bir şeyler işte- gibime geliyor da şaşırıyorum. Başka yerlerde bana bir gariplik basıyor. Her insandan korkuyorum. Kimdir bu sokakları dolduran adamlar? Bu koca şehir, ne kadar birbirine yabancı insanlarla dolu. Sevişemeyecek olduktan sonra neden insanlar böyle birbiri içine giren şehirler yapmışlar? Aklım ermiyor. Birbirini küçük görmeye, boğazlaşmaya, kandırmaya mı? Nasıl birbirinden bu kadar ayrı, birbirini bu kadar tanımayan insanlar bir şehirde yaşıyor?

***

Bir ara ne dusundum bilir misniz? Su bizim dukkanla evi satayim. O sazli gazino yok mu hani, soz actigim? orada disari siparislerini goren kiz vardi ya -hani alni dar olani- onu metres tutayim. Bir sene sonrada öleyim. Bineyim bir Bogazici vapuruna gunun birinde bebek'le Arnavutkoy onlerinde arka taraftaki oturdugum kanapeden kalkayim, etrafima bakayim, kimseler yoksa, denizin icine birakivereyim kendimi...

1 commentaire:

  1. Selam!
    bu ilginç parça'yi paylastigin için tesekkür ederim.

    Sait Faik sevdigim yazalardan biridir. O gerçek bir Usta. hikaylerini ustalikla kisa cümleleri kullanirken yaziyor. Zaten, bir kaç Sait Faik'ten öyküleri çevirmeyi düsünüyorum! çünkü eserleri okumaya paylasilmaya deger! :)

    Selamlarim ile,

    Muhammed Velid Grin.

    RépondreSupprimer